Orhan Gencebay Biyografi

Orhan Gencebay, 4 Ağustos 1944’te Samsun’da doğdu. Besteci, ses sanatçısı, şarkı sözü yazarı, virtüöz enstrümanist, aranjör, müzik yapımcısı, müzik direktörü ve aktördür. Dokuz üniversite tarafından kendisine verilmiş “Uluslararası Montu Doktorası” unvanına sahiptir.

Türk müziğine getirdiği ekol ile önemli yenilikler sunmuş ve kendi tarzını oluşturmuştur. Bazı çevreler bu tarzı “Arabesk” olarak tanımlasa da Gencebay, bunu reddederek şöyle demiştir:
“Ben Türk müziğinin devamıyım. Çağdaşlığın ve teknolojinin imkânlarını özgürce kullanarak, ülkemin tüm değerlerini zenginleştirmeye çalışan bir Türk sanatçısıyım.”
Bu nedenle yaptığı müziği “Gencebay Müziği”, “Gencebay Tarzı” veya “Türk Müziğinde Serbest Çalışanlar” olarak adlandırmıştır.

Gencebay, müziğe 6 yaşında, klasik batı müziği eğitimi veren Emin Tarakçı’dan mandolin ve keman dersleri alarak başladı. Nota bilgisini ve müziğin temel prensiplerini ondan öğrendi. Bağlamayı ve halk müziğini çok seven ailesi, 7 yaşındayken ona bir bağlama aldı. 12-13 yaşlarına kadar halk müziğinin tüm tavırlarını ve özelliklerini benimsedi. 8-9 yaşlarındayken ilk kez duyduğu Âşık Veysel’den çok etkilendi; onun sesi, sazının tınısı ve verdiği mesajlar, küçük yaşta Gencebay üzerinde derin izler bıraktı.

Çocukluk yıllarında en çok etkilendiği isimlerden biri, o dönem Türk halk müziğinin önde gelen temsilcilerinden ve bağlama ustası Bayram Aracı’ydı. Hatta ona örnek aldığı için “küçük Bayram” deniliyordu. Samsun’da bağlamaya ilk başladığında bağlamanın önemli tekniklerini ve akort yöntemlerini öğreten Efe Naci lakaplı Naci Hoşgördü de hayatındaki önemli figürlerden biriydi. Onu etkileyen diğer halk müziği ustaları arasında Çekiç Ali, Hacı Taşan, Muharrem Ertaş, Orhan Subay, Emin Aldemir ve Yılmaz İpek sayılabilir.

10’lu yaşlarında Türk sanat müziği ile halk müziğini kıyaslamaya başlayan Gencebay, halk müziğinin ritmik yapısından çok etkilendi. Ritim ve melodinin müziğin temelini oluşturduğunu fark etti. Türkiye’nin yedi bölgesinde, adeta yedi yüz farklı müzik havası olduğunu düşünüyordu. Bu zenginliğin her bir tavrının ayrı ayrı incelenmesi gerektiğine inanıyordu.

12-13 yaşlarında, babasının teşvikiyle tambur çalmaya başladı. Özellikle yaylı tamburu çok sevdi. Türk sanat müziğindeki makamsal zenginliği dünya çapında bir değer olarak görmeye başladı. Bu müzikte de Itri, Dede Efendi, Yorgo Bacanos, Nubar Tekyay, Haydar Tatlıyay, Ahmet Yatman, Kadri Şençalar, Şerif Muhittin Targan, Münir Nurettin Selçuk, Selahattin Pınar, Saadettin Kaynak ve İzzettin Öktenay gibi üstatlardan etkilendi. Her iki müzik dalının analiz edilip bir araya getirilmesiyle kendimize has bir armoni geliştirilebileceğini düşündü. Beste yapmaya 10 yaşında başladı. İlk bestesi “Kara Kaşlı Esmerdi Kim Bilir Kimi Sevdi” adlı parçadır.

13-14 yaşlarında ciddi besteler yapmaya başladı. İlk profesyonel bestesi “Ruhumda Titreyen Sonsuz Bir Alevsin”dir. Türk sanat müziği ve halk müziği karakterinde birçok eser ortaya koydu. Çeşitli dernek ve halk evlerinde çalıştı. İstanbul Belediye Konservatuvarı’nın sınavını kazanmasına rağmen devam etmedi; ancak icra heyetinde yer aldı. Arif Sağ ile birlikte konserler verdi, çeşitli türkü plakları yayımladı.

16 yaşından itibaren caz ve rock müziğiyle ilgilendi, tenor saksafon çaldı. Bazı müzik gruplarında yer aldı. 1964’te TRT Ankara Radyosu’nun açtığı sınavı üstün başarıyla kazanmasına rağmen, bazı çevrelerin tepkileri nedeniyle sınav iptal edildi. Askerliğini İstanbul Heybeliada’da yaptı ve bir dönem Savarona yatında görev aldı. “Deryada Bir Salım Yok” adlı ilk Gencebay tarzı bestesini askerliğinin son döneminde yaptı; eseri ilk okuyan sanatçı Ahmet Sezgin oldu.

1966’da TRT İstanbul Radyosu sınavını da kazandı; ancak burada da kadroya alınmadı. On ay boyunca bağlama sanatçılığı ve solistlik yaptıktan sonra kendi isteğiyle radyodan ayrıldı. 1967-1968 yıllarında pek çok sanatçının 45’liklerinde müzik yönetmenliği yaptı. “Sabır Taşı”, “Sevemedim Karagözlüm”, “Hey Gidi Goca Dünya”, “Bir Zaman Ağlayıp Koştun Peşimden” gibi eserleri pek çok sanatçı tarafından seslendirildi.

Bu dönemde Ömer Lütfi Akad, Metin Erksan, Atıf Yılmaz ve Yılmaz Güney gibi önemli yönetmenlerin filmlerine müzik yaptı. “Hudutların Kanunu”, “Kızılırmak Karakoyun”, “Ana”, “Kuyu” bu filmlerden bazılarıdır.

Abdullah Nail Bayşu ile birlikte birçok esere imza attı. Bayşu’nun yazdığı sözlere Gencebay müzik yaptı. 1969 yılında, Moda Park’ın sahibi Mahmut Tezcan’la yaptığı bir tavla oyunu sonucu verdiği sözü tutarak ilk kez yorumcu olarak “Başa Gelen Çekilirmiş – Sensiz Bahar Geçmiyor” adlı 45’liği çıkardı ve büyük ilgi gördü.

Ardından Topkapı Plak’a ve sonrasında İstanbul Plak’a geçti. “Bir Teselli Ver – Yorgun Gözler” adlı 45’liğiyle hem Türkiye’de hem Balkanlar, Ortadoğu ve Akdeniz coğrafyasında şöhret kazandı.

1972’de Şahin Söğütoğlu ve Yaşar Kekeva ile İstanbul Plak Kolektif Şirketi’ni kurdu. 1973’te bu şirketi feshederek Kervan Plakçılığı kurdu. Bu firmada sadece kendi albümlerini değil, birçok sanatçının da albümlerini yönetti. Bu dönemde birlikte çalıştığı bazı sanatçılar: Erkin Koray, Ajda Pekkan, Muazzez Abacı, Ahmet Özhan, Sezen Aksu, Ferdi Özbeğen, Hülya Süer, Kamuran Akkor, Mustafa Keser ve daha niceleridir.

1978’de Almanya’da Berlin Müzik Stüdyoları ile birlikte Kervan GMBH adlı şirketi kurdu; ancak Bulgaristan’da geçirdiği trafik kazası sonrası bu şirket kapatıldı.

1980’de Kervan Plakçılığı kardeşi Burhan Kencebay ile birlikte devam ettirdi. 1996 yılına kadar bu ortaklık sürdü. Sibel Can, Volkan Konak, Linet, Metin Akpınar – Zeki Alasya gibi isimlerle çalıştı. 1996’dan sonra firmayı oğlu Altan Gencebay ile birlikte sürdürmeye başladı ve hâlâ Kervan Plakçılık çatısı altında albüm çıkarmaktadır.

Orhan Gencebay, 1969’dan bu yana 31 sinema filminde başrol oynamış, 4 TV filminde yer almıştır. 1000’in üzerinde besteye imza atmış, bunların yaklaşık 300’ünü kendisi seslendirmiştir.

Türkiye’de müzik sektöründe kimsenin ulaşamadığı bir tiraja ulaşmıştır. Yasal olarak plak, kaset ve CD satışları toplamda 70 milyon civarındadır. Korsan satışlar da eklendiğinde bu sayı 300 milyonu aşmaktadır. Bu, dünya çapında rekor sayılabilecek bir başarıdır.