Orhan Gencebay, yeni albümünden çocukluğuna; aşktan, mesleğine kadar her şeyi anlattı.
O bir umman… Tıpkı ekranda izlediğiniz gibi ağırbaşlı, mütevazı bir filozof. O kadar sakin ki yanındayken zamanın durduğunu düşünüyorsunuz. Kendi deyimiyle; arabeskin değil de özgün müziğin kralı… Bize tüm çıplaklığıyla; çocukluğundan ailesine, müziğinden filmlerine, hatta bugüne kadar kendisine biçilen lakaplara kadar gizli dünyasını anlattı…
Size çocukluğunuzdan itibaren ‘Baba’ diyorlarmış. Doğru mu?
Evet; doğru! Bu lakap benim çocukluktaki kimliğimle bağdaşan bir tanımlama. Sekiz, dokuz yaşlarımdan itibaren bana “Orhan Baba” derlerdi. Hep ağırbaşlı ve efendiydim. Sahip çıkma özelliğim vardı ve yaşımdan daha olgundum. Sadece Orhan Baba da değil, muhtelif lakaplarım vardı benim. Bazı arkadaşlarım “Göbek Orhan” diye takılırlardı bana. Bunun nedeni de, okula giderken annemin beni üst üste giydirmesiydi.
Söylerken çekiniyorum ama ben Ayı Orhan’ı da duydum!
Arkadaşlarım bana bir takım el şakaları yaparlardı, bir şey demezdim ama sonra öyle bir şaka yapardım ki bir daha cesaret edemezlerdi. Küçükken sporla çok ilgilendiğim için akranlarım arasında gayet kuvvetliydim, bazen kuvvetimin dengesini sağlayamayınca can yakıcı olabiliyordum. Oradan kaldı “Ayı Orhan”! Diğer bir adım da ‘Romantik Orhan’dır.